Tek kişilik hücrede tutulan travesti Esra için ACİL ÇAĞRI

ANARŞİST KADINLAR’DAN ACİL ÇAĞRI: TRAVESTİ TUTSAK ESRA İLE DAYANIŞMA INISIYATIFI ÇAĞRISI

ACİL ÇAĞRI: TRAVESTİ TUTSAK ESRA İLE DAYANIŞMA İNİSİYATİFİ ÇAĞRISI

Travesti tutsak Esra (Kimlikteki adıyla Salih Arıkan), ilk olarak Meydan Gazetesinin kendisiyle yaptığı ve yayımladığı röportajla sesini duyurabilmişti. Bkz: http://meydangazetesi.org/gundem/2014/12/yalinayak-tutsak-travesti-esra-ile-roportaj/ Elbette röportajda anlatılanlar, Esra’nın yaşadıklarının sadece bir kesitiydi.
Esra “Kendini tanıtmak ister misin” sorusuna “Yirmi bir yıldır travestiyim. Tek bir umut için yaşıyorum; pembe kimliğimi alabilmek” diye cevap vermişti. Bu röportajdan sonra Anarşist Kadınlar olarak bizler, Esra ile yazışmaya devam ettik ve cinsiyet geçiş süreci için gerekli işlemlerde dayanışma içerisinde olduk. Vasi değişikliği ve ardından davanın açılması için avukat atanması  gibi işlemlere başlandı. Bu sürecin bir aşaması olarak Esra bulunduğu Kırıklar F Tipi Hapishanesi’nden Samsun E Tipi Hapishanesi’ne nakledildi.

Kendisini kadın hissetmesine ve öyle yaşamasına rağmen erkek cezaevinde tutulan, bunun sonucu olarak da tek kişilik hücrede tecrit altında tutulan, tacize maruz kalan, yıllardır ailesi dahil hiç kimse tarafından ziyaret edilmeyen, dışarıyla tek temas imkanı olan mektuplaşmadan dahi mahrum kalan bir insanın yaşama tutunmak konusunda ciddi sorunlar yaşayacağı aşikardır. Bazen bu sorunlar hayatı katlanılmaz hale getirebilmektedir. Esra, tam da böylesi bir süreçten geçmekte. Bu süreçte bizlere gönderdiği mektuplarda Esra’nın anlattıkları, “yaşamın artık çekilmez olduğu” yönünde.
Şimdi biz “dışardakiler”in onunla dayanışmak gibi bir sorumluluğu var. Esra’nın da, diğer LGBTİ tutsaklar gibi, yaşadığı adaletsizliklere karşı yaşama olan inancını yeniden yaratma, hapsedilmek istendiği karanlığı dağıtma sorumluluğu..
Anarşist Kadınlar olarak, bütün LGBTİ örgütlerini, kadın kurumlarını ve ilgili örgütlenmeleri, Esra ile dayanışmak için kurmayı amaçladığımız “Travesti Tutsak Esra İle Dayanışma Inisiyatifi”ne çağırıyoruz.
Ilgilenen kurumların bu maile yapacağı geri dönüşün ardından, toplantı tarihine karar verilecektir.
Haydi Esra ile dayanışmaya, dayanışmayla yaşatmaya..

DAYANIŞMA YAŞATIR

Bafra Hapishanesinde KAOS GL sansürü

Cuma, 14 Ağustos 2015
Haber: Kaos GL

Bafra T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu Kaos GL Derginin müstehcen yazı ve içerik sebebiyle hükümlü trans kadına verilmemesine karar verdi. Hükümlünün yaptığı itiraz İnfaz Hâkimliği tarafından reddedildi.

Bafra T Tipi Kapalı Cezaevine gönderilen Eylül, Ekim 2007 tarihli Kaos GL Dergi 96. Sayı “müstehcen yazı ve içerik” engellemesiyle karşılaştı. “Yalnızlık” dosya konulu sayı, kapağında François Ozon’un “Veda Vakti” filminden iki erkeğin görüntüsünü içeriyor.

Eğitim Kurulunun 24.06.2015 tarih ve 2015/61 sayılı kararı “İçeriğin müstehcen yazı be yorumlar kapsadığı anlaşılmış olup; Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumları Kütüphane ve Kitaplık Yönergesinin “kuruma kabul edilmeyecek yayınlar” başlıklı 11. B maddesine göre ilgiliye verilmemesine Eğitim Kurulu tarafından oy birliği ile karar verilmiştir.” Sonucunu içeriyor.

Eğitim Kurulu’nda Psikolog, Sosyal Çalışmacı ve Öğretmen de var

Başkan Adem Tatlısoy, Kurum 2. Müdürü Bayram Çalışkan, Sosyal Çalışmacı Gökhan Özdemir, Psikolog Hilal Tamkoç, Öğretmen Erkut Volkan Aksoy, Kütüphane Görevlisi Mustafa Kayakıran’dan oluşan Bafra T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu kararı Adalet Bakanlığı yönergesi ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 172470 sayılı yazısına dayanıyor.

Cezaevlerine alınacak yayınların şu maddeler kapsamında olması gerekiyor:

*İyileştirme ve eğitim programları ile derslere kaynaklık edecek nitelikte olması

*Hükümlü ve tutukluların genel ve mesleki bilgilerini artırıcı nitelikte olması

*Hükümlü ve tutuklulara insan, yurt ve millet sevgisini güçlendirecek nitelikte bulunması

*Hükümlü ve tutukluların manevi kalkınmalarını sağlayacak vasıfları taşıması

*Hükümlü ve tutukluların boş zamanlarını değerlendirmelerini, okuma alışkanlığı edinmelerini ve kültür bakımından ufuklarını geliştirmelerini sağlayacak nitelikte olması

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 172470 sayılı yazısı  “Ceza İnfaz kurumlarına alınabilecek yayınların niteliklerinin tek tek belirtildiği, bu ilke ve kurallara aykırı olan yayınların Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu Başkanlığınca yasal düzenlemeler doğrultusunda engellenebileceği ifade edilmiştir” maddesini içeriyor.

İnfaz Hakimliği Reddetti

Hükümlü dilekçesinde kendisine gönderilen derginin kendisine verilmemesinin ve keyfi ve hukuksuz olduğunu Cezaevi Müdürlüğüne belirtilmiştir.

İnfaz Hakimliğinin 30.06.2015 sayılı kararı, “Hükümlü dilekçesinde kendisine gönderilen derginin kendisine verilmemesinin ve keyfi ve hukuksuz olduğunu belirtmiş ise de yukarıda da ifade edildiği üzere Ceza İnfaz Kurumlarının amaç ve görevlerinden biri de hükümlülerin maddi-manevi ıslahını sağlamak ve bu konuda gereken tedbirleri almaktır” gerekçesini içeriyor.

Kararda itirazın, Savcının yazılı mütalaası ve Evrak incelemesi, kararının isabetli olduğunu ve “Şikayete konu dergi içeriği incelendiğinde müstehcen nitelikli yazı ve resim içeriklerini bulundurduğu bu durumun ise: Ceza İnfaz Kurumları Kütüphane ve Kitaplık Yönergesinin, kuruma kabul edilmeyecek yayınlar alt başlıklı 11-a, Mahkemelerce yasaklanmış olan, 11-b maddesine aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır” gerekçeleri ile reddedildiği görülüyor.

Bafra Cezaevinde daha önce ne olmuştu?

Bafra T Tipi Cezaevi’nde uğradıkları hak ihlallerinden dolayı açlık grevine başlayan translardan Avşa, Kaos GL Derneği’ne bir mektup yazarak yaşadıklarını anlatmıştı.

Sistematik biçimde cinsel taciz ve şiddete maruz kaldığını, bu sebepten 60 gündür açlık grevinde olduğunu belirten Avşa, Bafra’dan alınıp Kocaeli Cezaevi’ne gönderilmişti.

Trans Mahpuslar 2014 yılında “T.C. Adalet Bakanlığı’nı 28 gündür süresiz açlık grevinde bulunan trans tutsaklara yönelik cezaevi yönetimi tarafından uygulanan homofobik-transfobik uygulamalara ve keyfi hak ihlallerine derhal son verilmesi grev gerekçelerini ortadan kaldırmaya çağırıyoruz. Açlık grevinde bulunan Transların sağlık durumlarının sağlık ekiplerince kontrol altına alınıp cezaevi koşullarının iyileştirilmesi ve keyfi hak ihlallerinde bulunan cezaevi personeli hakkında adli işlemlerin başlatılmasını istiyoruz.” Taleplerini dile getirmişti.

Yaşanan olaylardan sonra Bafra Cezaevinde kalan trans mahkumların çoğunluğu Eskişehir başta olmak üzere diğer cezaevlerine gönderilmişti.

HIV in prison: a practical health rights issue (GALZ Zimbabwe)

Aug 11, 2015, http://www.newzimbabwe.com/news-24213-Gays+not+to+blame+for+prison+HIV+rise,+GALZ/news.aspx

GAYS and Lesbians of Zimbabwe (GALZ) says the issue of HIV and AIDS in prisons has nothing to do with homosexuality but a “practical health rights issue” which needs government’s commitment.

GALZ was responding to the Minister of Health and Child Care Dr David Parirenyatwa’s recent statements that the rise in HIV prevalence in Prisons to 28% was because of homosexual activities happening in the country’s crowded jails.

Parirenyatwa said government was going to engage with partners in the health sector and open up debate on homosexuality in prisons in order to serve lives.

“This isn’t a homosexual issue,” GALZ director, Chesterfield Samba, told NewZimbabwe.com in Harare Tuesday.

“It’s a practical health based human rights issue that needs attention  to protect the health of both those who are incarcerated as well as people on the other side of the prison walls,” .

Samba suggested that long periods of detention in terrible prison conditions cause males to engage in sexual activities dismissing the fact that all those who do that are homosexuals.

“Prison culture encourages men to have sex with men, if not necessitating it, and you will often find agreed or victim type of relationships.

“The mere existence of sexual relationships between inmates who do not identify as homosexual or bisexual is powerful testimony to men’s need for and ability to create intimacy when faced with factors such as confinement for longer periods,” said Samba.

He however welcomed minister Parirenyatwa’s attitude towards opening a debate on homosexuality, saying the move will improve public health and attitudes.

“By not making condoms unavailable and by not acknowledging that men have sex with men in prison, the government and prison authorities are encouraging the spread of sexually transmitted diseases and HIV/AIDS and putting pressure on the national health budget.

“Not providing condoms to prisoners has serious implications that when prisoners are eventually released and come back into society to wives and girlfriends they may infect healthy partners and thus spread HIV,” Samba said.

The GALZ director added overcrowding in prisons was also worsening the conditions of inmates living with HIV and those infected with TB.

“The Justice ministry should improve the conditions of the country’s prison system and address overcrowding in these facilities to ensure that prisoners are not exposed to other infections such as Tuberculosis.”

 

Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde 2 askerin tecavüzüne uğradıktan sonra güvenlik bahanesiyle Bolu Cezaevi’ne sürgün edilen translar Aydın D. ve Murat P., burada da cezaevi personelinin saldırılarına ve hak gasplarına maruz kaldı. Tecavüzcü askerler  tutuklanarak cezaevine gönderilirken, Bolu Cezaevi’ne sürgün edilen Aydın D. ve Murat P.’ye yönelik hak ihlalleri devam ediyor. Erkek hükümlülerle beraber kalmaya zorlanan ve şu anda da ayrı hücrelerde tutuldukları belirtilen Aydın D. ve Murat P.’nin havalandırma, sohbet, sağlık ve iletişim gibi en temel hakları cinsel kimliklerinden dolayı gasp ediliyor ve cezaevi yönetiminin baskı ve  hakaretlerine maruz kalıyorlar. Maruz kaldıkları işkenceyi duyurmak için 54 gün açlık grevi de yapan Aydın ve Murat’ın özellikle böbrekleri olmak üzere iç organlarında ciddi derecede hasarlar oluştu ancak yine de seslerini duyan olmadı. Son olarak ailesi Tunus’ta yaşayan Murat P.’nin annesi Zeynep P. Özgür Gündem Gazetesi Ankara bürosunu telefonla arayarak, “Çocuklarımızı öldürüyorlar, yok mu sesimizi duyan” diyerek yardım çağrısında bulundu. Anne Zeynep, çocuğu ile açlık grevinde olduğu dönemde telefonlala görüştüğünü ağzından kanların geldiğini, sağlık durumun oldukça kötü olduğunu dile getirdi.

İHD AVUKATI BOLU CEZAEVİ’NE GİTTİ

Her gün binlerce mahpusun  yaşadıkları baskı ve hak ihlallerini anlattıkları mektupların bürosuna ulaştığı Özgür Gündem Gazetesi Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol’un girişimleriyle İnsan Hakları Derneği (İHD) Cezaevi Komisyonu gibi kurumlar devreye girdi. Hemen ardından İHD Sakarya Şube avukatı Muhammet Işık, 29 Temmuz tarihinde Bolu Cezaevi’ne giderek Aydın ve Murat görüştü ve görüşmelerini rapor haline getirdi.

Işık raporunda, Aydın ve Murat’ın Bolu T Tipi’ne nakledildikleri günden beri kantin haklarını kullanamadıklarını, sularının sık sık kesildiğini ve dilekçelerinin “cezaevi kötü tanınır” gerekçesiyle bazı kısımlarının sansürlendiği bilgilerine yer verdi. Ayrıca Işık, Aydın ve Murat’ın transların düzenli olarak kullanması gereken “Neurontin 800” adlı ilaç kullanmalarının gerektiğini ancak Bolu Cezaevi iradesinin, Eskişehir Cezaevi’nden alınan raporun yeterli olmadığını gerekçe göstererek, ilacı trans tutuklulara vermediğini ifade etti. Işık, buna karşın 2 aydır ilaçlarını kullanamayan Aydın ve Murat’ın ilaç için doktordan rapor almak istediklerinde ise “doktor yok” diye revire çıkartılmadığını söyledi.

ONLARCA GARDİYAN DARBETTİ

Aydın ve Murat’ın cezaevi gardiyanları tarafından şiddet gördüğü de vurgulanan raporda, 10-15 kişilik güvenlik görevlisinin gelerek trans tutukluları darp ettikleri, saçlarından sürükleyerek koridordan götürdükleri uğradığı darp nedeniyle Aydın D.’nin burnunun kırıldığı ye belirtilerek şöyle devam edildi: “Kendileri darp edildikten hemen sonra koğuştan çıkarılmışlar, arkalarından hükümlülerin taşkınlık yaptığı görüntüsü vermek için odalarını dağıttıklarını ve eşyalarına zarar verdiklerini, değerli bir kolyesinin darp esnasında kopartılarak alındığını beyan etmiştir.” Aydın ve Murat’ın şiddete uğramasından sonra hiçbir hukuki dayanak olmadan hücreye atıldığı bilgisi verilen raporda, “Hala hücrede tutulmaktadırlar. Hükümlü, bu darp olayının kasıtlı yapıldığını, bu şekilde hükümlülerin taşkınlık yaptığı izlenimi yarattıklarını beyan etmiştir” denildi.

AYDIN YALNIZ KALMAMALI!

Öte yandan Işık’ın Aydın ile yaptığı görüşmede, Aydın’ın önceden var olan psikolojik sıkıntılarının olduğu, 6 ayda bir doktor kontrolünden geçmesi gerektiğini ve hastalığının intihara meyil verdiğini ve yalnız kalmaması gerektiğini söylediğini ifade etti.
Avukat Işık, yaptığı görüşmelerde, mahpusların şikayetlerinin daha çok Fatih isimli cezaevi ikinci müdürü üzerinde yoğunlaştığını, bu kişinin talimatıyla baskı ve hak ihlallerinin yaşandığı belirtildi. Ayrıca, Murat ve Aydın yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin savcılığa iki ayrı suç duyurusunda bulunduğu öğrenildi. Işık, cezaevinden çıktıktan sonra Bolu Adliyesi’ne gittiğini soruşturma dosyalarına baktığını ve şikayetlerin daha yeni işleme konduğunu belirtti. (Ankara/DİHA)

www.evrensel.net, 14 Ağustos 2015